İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

SAKLIKENT

Son güncelleme tarihi 8 Eylül 2020

Yazıda Neler Var?

TÜRKİYE’NİN SAKLI CENNETİ SAKLIKENT!

Suyun sesini duymaya başladığınızda anda arka fonda “ırmağının akışına ölürüm Türkiye’m” çalmaya başlıyor.  Ürkütücü derecede yüksek kayaların arasından çılgınlar gibi akan buz gibi sular ve İçeri doğru 16 kmlik bir yol…  Devasa bir vadi ve kanyondur. İnanılamayacak kadar dar ve yüksektir. Büyük Likya depreminde oluştuğu rivayet ediliyor. 50 yıl önce bir çobanın koyununun kaçması ve çobanın onu takip etmesiyle keşfediliyor.

İçeri girdiğiniz andan itibaren kendinizi film setindeymiş gibi hissediyorsunuz. Görmek için de buz gibi ve bir o kadar sert akan suya belinize kadar girip ırmağın öbür tarafına geçmeniz gerek. Merak etmeyin orda karşıya geçmenize yardım eden çocuklar ve o çılgın anları fotoğraflayan amcalar var.  Eğer yardım almazsanız bizim gibi çantalarınızı ırmağın akışına kaptırıp adrenalin yaşamak zorunda kalabilirsiniz. En iyisi çantaları boynunuza geçirmeniz. Aslında bakarsanız sırt çantasıyla gidilmeli, suya girerken her şeyi içine tıkıştırırsanız rahat geçersiniz. Biz bu seneki gidişimiz de öyle yaptık. Daha önce de dediğimiz gibi 16 km’lik bir yol var kanyondan içeri doğru. Tabi ki biraz yürüyüp dönmeniz yeterli.

İçeri girince banklarda oturup çay içip suların sesiyle enerji toplayabilirsiniz sonra kayalıklardan aşağıya inip dizinize kadar suyun içine girmek zorundasınız çünkü.  Birde ayakkabı sorunsalı var. Varsa deniz ayakkabısı giymenizde fayda var ya da oradan kiralayabilirsiniz. Çünkü çok kayalık ve haliyle çıplak ayakla akıntıya karşı yürümek zor oluyor. Kısa bir serüvenin ardından suları geçince geri kalan yerleri sakin sakin gezebilirsiniz.

Birde karşıya geçerken fotoğrafçılara gülümsemeyi unutmayın. Fotoğrafları almak isterseniz çok ucuz. 5 Lira sonradan pişman olmayın. Bizim ilk gidişimiz de sular daha yüksekti ve daha sert akıyordu. O yüzden şuan çok daha rahat geçmişiz gibi geliyor bize. Ayrıca vadinin bir kısmı Muğla bir kısmı Antalya’ya bağlı bu da ilginç bir detay.

SAKLIKENT’E NASIL GİDİLİR?

Bizim Saklıkent’e ilk gidişimiz Kaş’tan olmuştu. Tatile arabayla gittiğimiz için rahat olmuştu Saklıkent’e gidişimiz de. Yolları kötü değil kendi arabanızla rahatça gidebilirsiniz. Ama iz bu sene ki gidişimizi Fethiye Ölüdeniz’den yaptık. Ve uçakla gittiğimiz için önce Ölüdeniz’den Fethiye merkeze minibüsler ile gittik. Otogar durağında inip Saklıkent dolmuşlarına bindik. Aslında 40 kmlik yol ama şoförümüzün “Zehra neneyi okarı göye bırakıverem”, “kasaba borcumu verem gari” gibi günlük işlerini yapa yapa 65 kilometre yol gittik.  1 buçuk saat sürdü. Yorulduk mu? Evet. Pişman miyiz? Hayır. Tekrar gider miyiz evet o ka.




SAKLIKENT GİRİŞ ÜCRETLERİ

Girişi öğrenciye 5 yetişkinlere 10 tl. İçeride yemek yiyebileceğiniz yerlerde mevcut. Ayaklarınızı suya sokarak masada oturup vadiye karşı manzarada keyif yapabilirsiniz. Bunun bedeli de çok değil. Köfte, tavuk şiş gözleme vs gibi az seçenek de olsa en pahalısı 17 liraydı. Bu Ölmeden önce görülmesi gereken yerlere üst sıralardan eklenmeli. Biz ilk Saklıkent yazısını yazarken çok özlediğimizi fark etmiştik ve bu sene de atlayıp gittik. Yani sadece isteyin yeter.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

Mission News Theme by Compete Themes.